Sorunları öngörmek, çözmek kadar önemlidir.

Şehir planlama, kaynakların optimal yönetimi için çok disiplinli yaklaşımlar geliştiren, modern dünyadaki en önemli mesleklerinden biridir. Doğal, insani ve diğer geliştirilebilir kaynakların nasıl değerlendirildiği, bunlardan ne şekilde katma değer üretildiği ve geçmiş-şimdi-gelecek arasında nasıl bir ilişki kurulduğu, insanlığın varoluş kaygılarıyla cevabın aradığı sorularla örtüşmektedir. Her canlı türünde olduğu gibi biz insanlarda da doğrusal zamanda ileriye dönük bir hayatta kalma ve kendini koruma refleksi bulunmaktadır. Buna bağlı olarak bizi diğer canlılardan kısmen ayıran ise, temel ihtiyaçların da ötesinde birtakım şeyleri düşünebilir duruma gelmiş olmamızdır. Yatırım yapmaya yönelik aktiviteler de bunlardan en üst seviyede ve en çok dikkat çekenlerden biridir.

Yatırım yapmak, şimdi ve gelecekte bir güven ortamı sağlayabildiği kadar, tüm bunların varlığının da bu uğurda riske atıldığı bir aktivitedir. Doğası gereği insan da risk almayı seven bir canlıdır. Ancak, günümüz insanı bu hayatta kalıcı olmaya atalarından daha çok istekli olduğundan, varoluşunu sürdürebilecek türlü yöntemler geliştirmekte oldukça yeteneklidir. Dolayısıyla, günümüzde risk almak bile bir değerlendirme konusudur ve alınan riskin getiriye değer olması önemlidir. Bu sebeple yatırımların da aynı planlamada olduğu gibi çok yönlü değerlendirilmesi gerekmektedir. Başlangıçta tüm bu aktiviteler bir plandan ibarettir.

Bu plan günümüzdeki birçok örneğin arasında büyük oranda imar konularının alt başlıklarında yer alan inşaat ve gayrimenkul yatırımları ile sürdürülmektedir. Tarihsel açıdan, insanların ilk yapıp etmelerine kadar genişletilebilecek bir konu olan imar, tarımın keşfi ile yerleşik hayata geçilmesi sonrasında dikkat çekmeye başlamıştır. Geçmişte daha çok toplum ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik mimarlık ve mühendislik aktiviteleri olarak düşünülen imar faaliyetleri, artık günümüzde ekonomi, hukuk, sosyoloji, psikoloji vb. birden fazla alanı etkileyen ve eskisine göre daha karmaşık hal almıştır.

Gelişen teknoloji ile birlikte bilginin kolay erişilebilir hale geldiği bir bilgi toplumu içerisinde yaşamaktayız. Bu toplumda, artan nüfus ve azalan kaynaklar sebebiyle, kaynakların sürdürülebilir kullanımı en önemli konulardan biridir. Sürdürülebilirlik her ne kadar doğaya saygılı bir anlayış olarak görülse de, bir açıdan da insanın varoluş kaygılarının bir ürünüdür. Tarih boyunca insan ve doğa arasındaki mücadelenin şiddeti artarak devam etmektedir. Bu mücadeleye bağlı olarak birçok alanda yasalar ve standartlar dinamik bir süreç içerisinde sürekli değişmekte, çeşitlenmekte ve gelişmektedir. Bu kadar önemli bir noktada bilginin ve normlara uyumluluğun da bir maliyeti bulunmaktadır. Bu sebeple yatırım aktivitelerinde de maliyet ve zaman konuları da eskisinden daha önemli hale gelmiş ve yatırımlardan beklentiler geçmişe oranla yükselmiştir.

Günümüzde, yatırımlar aktiviteleri, birçok alternatifin yanında,  büyük oranda imar konularının alt başlıklarında yer alan inşaat ve gayrimenkul alanlarında sürdürülmektedir. İmar konularında yatırım yapmak yukarıda da anlatılan birçok sebepten ötürü ciddi teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir. Edindiğim tecrübeler doğrultusunda, yalnızca kara odaklanarak yapılan yatırımların işin sonunda genellikle beklentileri karşılamadığını tecrübe ettim. Karlılık işin doğası gereği olsa da bir yatırımın bu karlılığı sağlamasına katkı sağlayan birçok etmen bulunmaktadır. Her şeyden önce yatırımı sürdürülebilir kılan, risklerin öngörülmesi ve azaltılmasıdır.  Bu bağlamda, doğal kaynakların kullanımı, sürdürülebilirlik ve doğal afetler, meslek etiği, yasal ve idari süreçlere uyumluluk gibi konular da en az diğer konular kadar önemlidir. Bu şartları sağlamayan bir yatırımı belirsizlikler içerisinde gerçekleştirmeye çalışmak hem riskli, hem de maliyetlidir. Üstelik işin sonunda ortaya çıkan sorunlar yatırımcı ve diğer paydaşlar için her açıdan keyifsiz olacaktır. İmar ile ilgili konular teknik bilgi, güvenilir öngörüler ve geri bildirimlerle yürütülebilir. Mali, idari ve teknik süreçlerin tamamı organik süreçlerdir ve sürekli olarak takip edilmeleri gerekmektedir.

Danışmanlık hizmetleri, kısıtlı bütçe ile başlanan yatırımlarda, tasarruf amacı ile göz ardı edilmekte ve sonrasında çözümü yüksek maliyet ve sorumluluk gerektiren veya geri dönüşü mümkün olmayan sorunlarla karşılaşılmaktadır.  Danışmanlık hizmetleri,  yatırımların en az sorunla gerçekleşmesi açısından mutlaka gereklidir. 

Planlayacağımız çevrimiçi görüşme sonrasında birlikte bir yol haritası belirlemek ve sizlere yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.